Açıklama
Ateş tüm ihtişamıyla alev alev yanıyordu. Ani bir patlama oldu, Lidya’nın çığlıklarıyla karışık Anka kuşunun acı feryatları duyuldu. Ardından uzun bir sessizlik, sadece yanan kuru dalların çıkardığı patlamalar duyuldu. Ardında keskin bir kuş tüyü kokusu yayıldı ormanın ta derinliklerine. Kuşlar koro halinde hepsi ağlıyor, birbirlerine hızla haber veriyorlardı. Onların efendisi kurtarıcıları yavaş yavaş yok oluyordu. Lidya ve Zehra daha fazla bekleyemediler ikisi birden gözlerini açtı. Tüm dallar yanmış Anka kuşundan geriye sadece pençeleri kalmıştı. Ağlamaya başladılar; Zehra, kendi evrenlerine nasıl geri döneceklerini düşünüyordu. Bir yandan da Anka kuşuna üzülüyordu. Artık hayatlarında Anka kuşu da yoktu. Şimdiye kadar doğmalıydı diye düşündü. Üzgün bir halde yere yeşil otların üzerine çöktü ve doğanın sesini dinlemeye başladı. Yerin en alt katmanından bir ses duydu. “Bu ses ağlama Zehra sabret,” diyordu.
Şadan Köse –
Anka Kuşu ve Lidya’nın Gözyaşları adlı kitabı okudum Yazar çok başarılı bir kurgu yapmış.. Günümüz yaşamı ve fantastik yaşamı birbirine öyle bir bağlamış ki kitabı okurken heyecanın doruk noktasına çıkıyorsunuz.. Anka kuşunun küllerinden yeniden doğuşu anlatımı çok duygusal bir yaratıcılıkla bağlanmış. Yazım hayatında başarılar dilerim.