Açıklama
Her sabah aynı saatte uyanan, aynı otobüse binen, aynı koridordan geçip aynı masaya oturan yüzlerce insandan biri gibi görünen, ama aslında ihtişamlı bir kadını… Evden işe, işten eve süren hayatlar arasında sıkışmış, herkes gibi sıradan sanılan; oysa içinde fırtınalar taşıyan birini anlatıyor bu hikâye.
Belki fazla betimlemeden, belki fazla iç konuşmadan sıkılacaksınız. Belki her gün birbirine benzeyen sayfalarla karşılaştığınızı düşüneceksiniz. Ama o zaman sormalı kendinize: Yaşarken neden sıkılmıyorsunuz? Daha kaç kez aynı kahvaltıyı yapacak, aynı kıyafeti giyeceğiz? Kaç kez aynı sokaklardan geçeceğiz, aynı insanlara aynı şekilde bakacağız?
Bu kitapta, o aynılıkların içinden geçen uzun bir yolculuk gizli. Ne adamın ne kadının bir adı var bu hikâyede. Ama kadın için adamın ihtişamı, onun kendi ihtişamını silip süpürecek kadar güçlü. Kadının aşkı ya da saplantısı, adamı gözünde devasa bir figüre dönüştürecek kadar derin.
Bu, kendinden ödün vermenin; zamanla erimenin ve başkasının ışığında gölgede kalmanın hikâyesi. Herkesin gözünde sıradan olan birine, kendi varlığını unutturacak kadar bağlanan bir kadının iç sesi…
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.